ATRİYAL FİBRİLASYON

Atriyal fibrilasyon, felç, kalp yetmezliği ve kalple ilgili diğer komplikasyon risklerini de artırabilen bir kalp ritim bozukluğudur. Klinik uygulamada en sık görülen ve hastaneye yatış nedenleri arasında da ilk sıralarda yer alan önemli bir sorundur. Atriyal fibrilasyonun yaygınlığı yaşla birlikte artar.
Kalbin her atışında önce kalbin iki üst odacığı (atriyumlar), ardından iki alt odacığı (ventriküller) kasılır. Bu kasılmaların zamanlaması sorunsuz olduğunda kanın pompalanması da sağlıklı olur. Kalp kasılmalarının zamanlaması, kalbin elektrik sistemi tarafından yönetilir. Elektriksel uyarı (impuls) ise sağ atriyumda yer alan “sinoatriyal düğüm”de (SA düğüm) başlar. Normalde SA düğüm, uyarıların hızını kişinin aktivitesine göre ayarlar. Örneğin egzersiz sırasında uyarı hızını artırır, uyku sırasında azaltır. Buna “normal sinüs ritmi” denir. Normal kalp, dinlenme sırasında yaklaşık olarak dakikada 60 ila 100 kez atar. Atriyal fibrilasyon durumunda ise elektirik ritmini SA düğüm yönetemez, birçok farklı uyarı bir anda verilerek, atriyumlarda çok hızlı ve düzensiz bir ritim meydana gelir. Bu nedenle de atriyumlar kasılamaz veya kanı etkili bir şekilde pompalayamaz. Atriyumlardaki uyarıların sayısı dakikada 300 ila 600 atımı dahi bulabilir.

Nedenleri:
Atriyal fibrilasyonu tek bir nedene bağlamak zordur. Pekçok durum atriyal fibrilasyona yol açabilir. Bunlar;
Hipertansiyon
Koroner arter hastalığı
Kalp kapağı hastalığı
Kalp ameliyatları
Kronik akciğer rahatsızlığı
Kalp yetmezliği
Kardiyomiyopati
Doğumsal kalp hastalıkları
Akciğer embolisi

Genellikle vakaların yüzde 10’unda, altta yatan bir kalp hastalığı yoktur. Bu vakalarda alkol veya aşırı kafein kullanımı, stres, bazı ilaçlar ve elektrolit dengesizlikleri ritim bozukluklarına yol açmaktadır.

Tehlikeli mi?
Atriyal fibrilasyonun kendisi genellikle hayatı tehdit etmemesine rağmen, bazen acil tedavi gerektiren ciddi bir tabloya yol açabilir. Atriyal fibrilasyon ile ilgili en büyük endişe, kalbin üst bölümlerinde kan pıhtılaşması riskidir. Kalpte oluşan bu kan pıhtıları diğer organlara taşınarak kan akışını bloke edebilir ve inme gibi ciddi tablolara yol açabilir. Atriyal fibrilasyonu olan hastalarda inme riski 5 ila 7 kat daha fazladır. Ayrıca böbrekler, kalp, bağırsaklarda da pıhtı nedeniyle ciddi hasarlar ortaya çıkabilir. Kalbin pompalama yetisindeki azalma ve düzensizlik kalbin daha az etkili çalışmasına neden olabilir. Bu durum uzun sürerse kalp ciddi düzeyde zayıflayabilir ve kalp yetmezliği ortaya çıkabilir.
Belirtiler:
Hastalık hiçbir belirti göstermeyebilir. Belirti görülen vakalarda ise şu değişimler dikkat çeker:
Kalp çarpıntısı (Göğüste ani vuruş veya kanat çırpıntısı hissi)
Enerji yokluğu veya aşırı yorgunluk hissi
Sersemlik hissi veya bayılma
Göğüste ağrı, basınç veya rahatsızlık
Nefes darlığı

Atriyal Fibrilasyonda cerrahi tedavi:
Yaşam kalitesini ciddi oranda olumsuz etkileyen, kalp yetmezliğine varan tablolara yol açabilen atriyal fibrilasyon tedavisinde ilaçlar her zaman yeterli olmayabilir. Tedavide hedef, normal bir kalp ritmini (sinüs ritmi) yeniden sağlamak, kalp hızını kontrol etmek, pıhtıları önlemek ve inme riskini azaltmaktır.

İlaçlara rağmen devam eden inatçı atriyal fibrilasyon, başarısız kateter ablasyonu, sol atriyumda kan pıhtısı bulunması, inme öyküsü, genişlemiş sol atriyum gibi tablolarda cerrahi tedavi şarttır. Atriyal fibrilasyon genellikle “Maze prosedürü” ile cerrahi olarak düzeltilmeye çalışılır. Maze prosedüründe sol ve sağ atriyumda bir dizi hassas kesi veya lezyon yapılarak, elektriksel uyaranların yönü kontrollü olarak kısıtlanır. Böylece anormal uyarıların atriyumları etkilemesini ve atriyal fibrilasyona neden olmasını engeller. Radyofrekans, mikrodalga, lazer, ultrason veya kriyotermi (dondurma) yoluyla iletim blokaj hatları oluşturmak üzere tasarlanmış yeni nesil teknolojilerle yapılabilmektedir. Aslında en basit tabirle “kalp dokusunda kontrollü yara izi oluşturulması”dır. Bu işlemlerin çoğu minimal invaziv (küçük kesili cerrahi işlemler) tekniklerle yapılır. En uygun prosedürü hastanın durumuna göre doktoru belirlemelidir. Eğer bir hastada atriyal fibrilasyon varsa ve diğer kalp sorunlarının (kapak hastalığı veya koroner arter hastalığı) tedavisi için cerrahi gerekiyorsa, aynı ameliyat sırasında atriyal fibrilasyon tedavisi de gerçekleştirilebilir.

Leave A Reply